Yalnız kalamamak, kalmayı istememek travmanın etkisi olabilir mi?
Yalnız kalamama veya yalnızlık, travmanın etkisi olarak ortaya çıkabilmektedir. Yalnız kalamamak ve sosyal izolasyonun travmanın etkisi olarak rol oynayabileceği bazı faktörler vardır.
Güvenlik ihtiyacı: Travmatik olay yaşayan kişilerin, olayın tehditkâr doğasından dolayı kendilerini güvende hissetme ihtiyacı duymasıdır.
Destek ve Yakınlık İhtiyacı: Destek, anlayış ve yakınlık ihtiyacı TSSB sonrası artabilir. Yalnız kalmak bu ihtiyacın karşılanmasını engelleyebilir ve kişinin kendisini daha da yalnız hissetmesine neden olabilir.
Paylaşma ve İfade Etme İhtiyacı: Travma yaşayan kişiler, yaşadıkları deneyimleri paylaşma ve duygularını ifade etme ihtiyacı duyarlar. Yalnız kaldıklarında bu ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilirler.
İzole Edilme ve Hatırlatıcılar: Bireyin yaşadığı travmatik olay, tetiklenebilir. Yalnız kalmak olayın tetiklenmesini ve etkilerini arttırabilmektedir.
Sosyal Desteğin Önemi: İyi bir sosyal destek ağına sahip olmak, kişinin travma sonrası stresiyle baş etmesine yardımcı olabilmektedir. Ancak yalnızlık, bu sosyal destek ağının eksik olmasına ve zayıflamasına yol açabilir.
Genel olarak yalnız kalmayı istememek, bireyin farkında olduğu travma etkisi problemlerinden tek başına mücadele etmeme isteği diyebiliriz. Sosyal çevresinden baş etmek için destek isteme şekli olarak görebiliriz.
Travmam yok, herhangi bir travma yaşamadım diyen bireyler aslında yanılıyor olabilirler. Çocukluk dönemi travmalarının çoğunun hatırlanmaması zihnimizin baş etme gücüyle alakalı olabilir. Zihnimiz yaşadığımız travmalarla baş edebilseydi bastırmayı seçmezdi. Bu sebeple çocukluk dönemi travmalarının yetişkinlik döneminde farklı tetikleyicileri olabilir. Travma alanı ruh sağlığı çalışanları dışında çalışılması kesinlikle yanlış ve tehlikeli bir alan olduğunu söyleyebiliriz.
Çocukluk dönemi travmaları, yetişkinlik dönemi ilişkilerini çeşitli şekillerde etkileyebilir. Bu travmalar çocukluk döneminde duygusal, sosyal ve ilişkisel gelişimini olumsuz yönde etkiler bırakabilir. Travmatik deneyimler, duygusal düzenlemeyi ve duygusal ilişki becerilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Yetişkinlikte, duygusal kontrol sorunları, duygusal açıklık eksikliği veya aşırı duygusal tepkiler gibi sorunları ortaya çıkartabilir. Duygusal ilişkilerdeki problemlerle birlikte, çocukluk çağı travmaları güven ilişkilerini zedeler ve güven duygusunu engeller. Bu durum, yetişkinlik döneminde romantik ilişkilerde veya yakın dostluklarda güvensizlik, bağlanma korkusu veya yakınlık problemleri yaşanmasına neden olabilir. Tabi ki travmalar, çocukların özsaygı ve kendine güven gelişimini olumsuz etkileyebilir. Yetişkinlikte, düşük özsaygı ve değersizlik hissi gibi sorunlara yol açabilir. Çocukluk dönemi travmaları ilişki kalıplarını da etkilemektedir. Bu ne demek, travma yaşayan bir kişi, travmatik deneyimle ilişkilendirdiği davranışları veya ilişki dinamiklerini tekrar yaşama eğiliminde olabilir. Bu, sağlıklı ilişki kurma yeteneğini olumsuz yönde etkileyebilir. Çocukluk dönemi istismarı veya şiddet deneyimleri, yetişkinlikte istismar veya şiddet içeren ilişkilere yatkınlığı arttırabilir. Özet olarak, çocukluk dönemi travmalarımız, büyüdüğümüz çevre, ebeveynlerimiz, deneyimlerimiz yetişkinlik dönemimize birçok etkisini taşımaktadır.