Skip to content Skip to footer

Depresyon ve Kaygı

Depresyon ve kaygı bozukluğunun nedenleri nedir, tetikleyici unsurlar nelerdir?

Aslında birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmekte. Bu faktörler biyolojik, genetik, çevresel ve psikososyal etmenler olarak açıklayabiliriz.

Ailede depresyon veya kaygı bozukluğu öyküsü olan bireylerde, bu bozuklukları geliştirme riski daha yüksektir. Depresyon ve kaygı bozukluğunun beyindeki kimyasal maddelerin dengesizliklerinden de kaynaklandığı düşünülmekte. Bu kimyasallar, duygusal durum, uyku düzeni, stres tepkileri ve motivasyon gibi işlevleri düzenlemede rol almaktadır. Diğer bir faktör, çevresel stresten bahsedecek olursak; zorlayıcı yaşam olayları, travmatik deneyimler, ayrılık, yas, aile içi sorunlar, maddi zorluklar gibi çevresel stres faktörlerinin de depresyon ve kaygı bozukluğunu tetikleyebilir. Bazı kişilik özellikleri depresyon ve kaygı bozukluğu riskini artırabilir. Örneğin, düşük özsaygı, mükemmeliyetçilik, negatif düşünceler, duygusal hassasiyet gibi faktörler bu bozuklukların ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Kronik fiziksel hastalıklar, hormonal dengesizlikler veya ağrı gibi fiziksel sağlık sorunları, depresyon ve kaygı bozukluğu riskini artırabilir.

Travmatik olaylar, ciddi fiziksel veya duygusal istismar, taciz, savaş deneyimi gibi yaşanan travmalar, depresyon ve kaygı bozukluğunun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Aile içi şiddet, ihmal, istismar, yetersiz destek veya ailevi çatışma gibi olumsuz aile ortamları, depresyon ve kaygı bozukluğunun riskini artırabilir. Aynı şekilde, stresli iş ortamı, zorlu ilişkiler veya sosyal izolasyon gibi çevresel faktörler de etkilemektedir

Hangi yaş aralığında bu hastalıklar daha çok görülüyor?

Depresyon ve kaygı bozukluğu, her yaş grubunda görülebilmekte. Özellikle ergenlik döneminden başlayarak ortaya çıkma eğilimdedir Önemli olan, her yaş grubunda belirtilerin farkında olmak ve gerektiğinde profesyonel yardım alabilmek. Fakat kadınların erkeklere kıyasla depresyona daha yatkın olduğu, hormonal değişiklikler, gebelik gibi faktörlerin de depresyon riskini arttırabildiğini söyleyebiliriz. Özellikle 20’li yaşlar ve erken yetişkinlik dönemi, kaygı bozukluklarının en sık görüldüğü dönemlerdir

Depresyon ve kaygı bozukluğunda genetik faktörlerin etkisi nedir?

Depresyon ve kaygı bozukluğu, karmaşık ve çok faktörlü bir etiyolojiye sahiptir. Etkilerinden şu şekilde bahsedebiliriz: Genetik yatkınlık, araştırmalar bize aile geçmişinde depresyon ve kaygı bozukluğu olan bireylerde daha sık görüldüğünü göstermekte. Genetik varyasyonlarda aynı şekilde arttırabilmektedir. Genetik faktörlerin yanı sıra, epigenetik faktörlerde etkili olmaktadır. Epigenetik değişkenler, gen ifadesini etkileyen çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkar. Stres, travma, beslenme ve yaşam tarzı gibi faktörler, depresyon ve kaygı bozukluğu riskini arttırabilmekte. Sonuç olarak, genetik faktörler depresyon ve kaygı bozukluğu riskini arttırabilir ancak bu bozuklukların gelişiminde genetik, çevresel ve psikososyal faktörlerin karmaşık bir etkileşimi söz konusudur.

Travmaların depresyon ve kaygı bozukluğundaki olası etkileri nelerdir?

Trajik bir olaya maruz kalmak, ciddi bir travma olarak kabul edilebilir. Bu tür bir travma sonrasında, bireyde post-travmatik stres bozukluğu (PTSD) gelişebilir. PTSD, kişinin travmatik olayı tekrar yaşama, travmayla ilişkili düşünceler ve duygularla başa çıkma güçlüğü, aşırı tetikte olma, uykusuzluk gibi belirtilerle karakterizedir ve depresyon ve kaygı bozuklukları ile sıklıkla ilişkilidir. Özellikle travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) olan bireylerde depresyon daha yaygın olarak görülebilir. Travmatik olay sonrasında yaşanan duygusal acı, kayıp, korku ve çaresizlik hissi depresyon belirtilerini tetikleyebilir. Travmatik olay sonrasında sürekli endişe, panik ataklar, korku ve belirli durumlara veya nesnelere karşı aşırı kaygı gibi anksiyete bozuklukları gelişebilir. Travmatik olaylar, bireyin kendine güvenini, özsaygısını ve öz değerini olumsuz etkileyebilir. Kişi kendini suçlu hissedebilir, değersizlik duyguları yaşayabilir ve kendine olan inancını kaybedebilir. Bu da depresyon ve kaygı bozukluklarının gelişimine katkıda bulunabilir.

Travmalar, bireysel olarak farklı şekillerde etki gösterebilir ve her bireyde farklı tepkiler ortaya çıkabilir. 

Leave a comment

0.0/5